Celâl Soycan, Turhan Günay, Metin Cengiz, Yavuz Özdem ve Cemal Sakallı’dan oluşan Ödül Değerlendirme Kurulu Üyeleri ödül gerekçesini şöyle sıraladı:
a) ‘Hayat, insan ve kötülük nedir?’ soruları dolayında bir eleştirel okuma bilinci inşa eden eserler yarattığı,
b) Kitlesel kıyımlar ve cinayetler tarihi olarak da okunabilen moderniteyi ve modern aklı sorgulayan bir poetika izlediği,
c) Hayatı sorunlaştıran, sorunlardan sorular üreten; suçun ve kötülüğün ardındaki sosyo-kültürel ve psişik nedenleri mesele edinen entelektüel bir polisiye roman çizgisini edebiyatımıza kazandırdığı,
d) Polisiye kurguyu araçsallaştırarak hayata ve insana dair karmaşık meseleleri içeren bir edebi hayal dünyası kurduğu,
e) Okura seçme hakkı tanıyan bir demokratik örüntü bağlamında; onu kendi varlık koşulları içinde eleştirel düşünmeye ve sorular sormaya çağırdığı,
f) Mekânı insan ve zaman meselesi içinden kavrayan, tarihsel izleri insana ulaşmakta bir imkâna dönüştüren karakterleri edebiyatımız armağan ettiği,
g)
Bu ilişkiler her zaman ilgimi çekmiştir. Tanıtacağım kitap bu konuda özgün bir çalışma.
“Burgerin Müziği: Bir Gastromüzikoloji Çalışması-İrem Erdoğan Türen ve Seyit Yöre”
İçerik sıralaması şöyle :
BİRİNCİ BÖLÜM
Gastronomi
Gastromüzikoloji
İKİNCİ BÖLÜM
Caferağa Mahallesi ve Butik Burger Mekânları
İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından Borusan Holding sponsorluğunda düzenlenen 53. İstanbul Müzik Festivali, 11 Haziran’da başlıyor. Festival bu yıl, ‘Sınırların Ötesinde’ temasıyla düzenleniyor. Programda hem benzer geçmiş ve gelenekleri paylaşan Türkiye, Yunanistan, İran ve Azerbaycan’ın saz ve müziklerinin bir araya geleceği konserler hem de barok, romantik, klasik ve çağdaş dönemlere ait 17. yüzyıldan 21. yüzyıla uzanan eserlerin break dans, hip-hop, resim ve tiyatroyla buluşacağı yenilikçi performanslar yer alıyor.
Festivalin bu yılki programında yer alan 22 konserde, dünyanın dört bir yanından seçkin orkestralar ve önemli solistler var. NDR Elbphilharmonie Orchester, Camerata Salzburg, Geneva Camerata, Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası, Tekfen Filarmoni Orkestrası, Bulgaristan Ulusal Filarmoni Korosu, Slovak Filarmoni Korosu gibi önemli toplulukların yanı sıra Fazıl Say, Frank Peter Zimmermann, Rafal Blechacz, Gautier Capuçon, Alexandre Kantorow, Anastasia Kobekina gibi solistlerin aralarında olduğu 45’in üzerinde sanatçı ve topluluk izleyicilerle buluşacak.
Festivalin her yıl ücretsiz olarak düzenlediği Hafta Sonu Klasikleri konserleri bu yıl 14 ve 15 Haziran’da Yıldız Parkı ve Fenerbahçe Parkı’nda düzenlenecek.
AÇILIŞ TEKFEN
Serhan Yedig’in kitabı böyle bir çalışma. Müziği bu kitabın eşliğinde dinlerseniz yeni bir deneyim yaşarsınız:
Kitabın adı “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Müzikte Mizah”
İçerik sıralaması şöyle:
Önsöz
Bölüm I Osmanlı’nın Son Tebessümü
Kahkaha, Daha Çok Kahkaha
Şuh ve Şen Rakkaseler
Tuluatın Engelli Koşusu
Onlardan biri de Sezai Karakoç’tur. İyi bir şairi iyi bir şair yazarsa etkileme oranı artar.
Ömer Erdem’in “Günler Çözüldükçe – Sezai Karakoç’a Doğru” kitabını yazmam da bu gerekçeye dayanıyor.
Kısa tanıtım:
Günler Çözüldükçe, açıktan ve açıkça Sezai Karakoç’u Türk şiirinin yaratıcı bağlamı içinde ve modernizmin imkânlarını kullanarak, yüceltme veya hüküm verme amacı taşımadan insan oluşumuzun ve bir hayatın içinden safça geçişimizin içinden görmektir. Bir biyografi olmadığı gibi yazarın hatıralarının bir kısmı da değildir yazdığım.
Anekdotlar, konuyu açmak ve genişletmek için seçilmiştir. Pek çok deftere yazılmış, dağınık Karakoç günlükleri belki bir gün, gün yüzüne çıkar. Her cümlesi duyularak, yazılmıştır Öze yaklaşıp zamana kristalize olmuş yorumlar bırakabilmişse aydınlığa bir adım daha yaklaşmış sayılır.
Ömer Erdem geçmiş günlerinin en vazgeçilmez ve etkili şahsiyeti olarak nitelendirdiği Sezai Karakoç’un yanında geçen günlerini birer birer çözüyor, çözümlüyor...
Şairle olan anılarını, onun şahsiyeti üzerine gözlemlerini ve şiir hakkındaki değerlendirmelerini iç içe geçirerek çok katmanlı bir Sezai Karakoç’u gözler önüne seriyor.
Şiirden hayata açıktan dalışlar...
Kitabın başlığı Tirali’nin kimliğini açıklıyor:
Kapakta Yenilik Dergisi’nin çizimi yer alıyor.
Kitabın adı:
Sağanaktan Önce: Edebiyatımızdan Portreler, Günlükler - Naim Tiralı
“Altmış Yaş Kitabı” - Naim Tiralı
Tanıtım yazısı:
“
Üç kişiydik ben, Hakan Eren ve Hakan Çelik.
Önce teknolojideki değişimden söz edelim.
LP’lerden sonra kasetler çıktı, bunu CD’ler izledi.
Şimdi yine LP dönemini yaşıyoruz.
Dijital ortam bugün önde. Ne var ki kitapçılarda bile artık LP’ler satılıyor; LP çalarları da o mağazalardan alabilirsiniz.
Teknolojinin yanı sıra müzik zevkinin de tarihi birbirine eşlik eder.
O dönemde ünlü plakçılar vardı, dükkânlarına gittiğinizde size danışmanlık yaparlardı.
Eski dönemlerde, AKM’nin daha yapılmadığı dönemde klasik müzik üç mekânda gerçekleştirilirdi. Şan Sineması, Taksim Belediye Gazinosu, Saray Sineması.
Nevzat Hız’ın kitabı: Adana Sözlüğü
Sözcükler-Deyimler -Atasözleri
Önsöz’den tanıtım notları:
“Büyük Atatürk’ün 1932 yılında Türk Dil Kurultayı’na Adana’dan Toros yörüklerini davet ettirmesi dil konusuna değer verdiğinin bir göstergesi değil midir?
Yine Adana’nın bağrından çıkan dünyaca ünlü yazarlarımız Orhan Kemal ve Yaşar Kemal, onlarca roman ve öykülerinde yöremize özgü sözcük, atasözleri ve deyimleri kullanarak Adana dilinin zengin ve önemli olduğunu göstermişlerdir. Ozan Karacaoğlan ve Dadaloğlu; ses olmuş telden, söz olmuş dilden dökülmüş, yöremiz dilini türkülerinde ölümsüzleştirmiştir.
Ali Püsküllüoğlu’nun 1974 yılında yayımlanan Yaşar Kemal Sözlüğü ile 2021 yılında yayımladığım Orhan Kemal’in Adanası Bir Şehir Sözlüğü kitaplarının bu sözlüğe öncü kaynaklar olduğunu belirtmek isterim. Bu iki usta yazarımız, özellikle yöre dilimizi eserlerinde kullanmaya ve belgelemeye çalışmışlardır.
Adana’nın ilk romanını 1944 yılında yazan Reşat Enis / Toprak Kokusu’nda, İbrahim Sarıibrahimoğlu Ocak Taşı romanında ve Muzaffer İzgü Zıkkımın Kökü ile İt Adası’nda o zamanlarda konuşulan, konuştukları yerel dile özen göstererek ustalıkla yazmış, böyle kayıt altına alınmasını sağlamışlardır.
Romanlarında Adana’yı yazan, anlatan Adanalı yazarlarımızı takdir etmemek mümkün mü?